İsmail Atasoy: ‘Milli Teknoloji Hamlesi Çağrısına Destek Olmak İçin Yerli Üretime Geçtik’
3.11.2024
2014 yılından bu yana Atasoy A.Ş olarak elektronik sektöründe faaliyet gösteren 2023 yılında ise Realink Electronic’i kurarak yerli ve milli üretim yapmaya başlayan Realink Electronic’in kurucusu ve Genel Müdürü İsmail Atasoy ile Realink Electronic’i ve sektörü konuştuk.
Öncelikle kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
Teşekkür ediyoruz, hoş geldiniz. Ben İsmail Atasoy, Realink Electronic firmasının kurucusuyum. Yaklaşık 2014’den beri bu sektörde faaliyet gösteriyoruz. İthalat yapan bir firmaydık. Fakat İthalatın cari açığa çok zarar verdiğini düşünerek, cari açığa destek sağlamak amacıyla yerli ve milli üretime geçtik. 2 yıldan bu yana ürünlerin test aşamaları ve Ar-Ge süreçleri ile ilgileniyoruz 6 ay önce bu aşamaları geçtik ve ürünlerin seri üretimine başladık.
Kuruluş tarihiniz ve hikayenizden bahsetmek ister misiniz?
2014 yılında subaylıktan istifa edip ticaret hayatıma başladım. İlk kuruluşumuz Atasoy A.Ş. adı altında oldu ve bu firma bünyesinde birçok faaliyet yürüttük. Bu faaliyetlerden bir tanesi de elektronik üzerineydi. Bunlar telefon aksesuarları, şarj cihazı, usb kablo şeklindeydi. Atasoy’un kendi farklı faaliyetleri de olduğu için şarj üretimi için 2023 yılında Realink Electronic’i kurduk. Ama bu sektördeki ticari geçmişimiz ve tecrübemiz 2014 yılına dayanıyor.
Ne tür ürünler üretiyorsunuz kısaca bize bu ürünlerden bahseder misiniz?
Tüketici elektroniği adı altında bu ürünleri üretiyoruz. Şu an için ürün yelpazemizde telefon şarj cihazları yer alıyor. Ancak İlerleyen zamanlarda yeni geliştirdiğimiz ve geliştireceğimiz bazı ürünler var. Bunlardan biri invertörler, bunu araba elektriğini ev elektriğine dönüştürme projesi olarak da adlandırabiliriz, çünkü bu tarz bir ürünün piyasa da olmadığını fark ettik dolayısıyla projesini hazırladık. Bunun yanında elektrikli scooterların yaygın olduğunu ve bunların şarj ihtiyaçlarını gidermek için adaptörlere ihtiyaç olduğunu fark ettik ve bunu da burada üretmeyi planladık, çalışmasını bitirdik. Yakında bunlarda üretim hattımıza, stoğumuza girecek. Bu arada güvenlik kameralarının adaptörleri ile ilgili bir açık olduğunu tespit ettik. Uzakdoğu’dan Asya’dan gelen adaptörlerin üzerinde yazıldığı gibi yüksek voltaj olmadığını amperlerin çok düşük olduğunu fark ettik. Şöyle örnek vermem gerekirse, üzerinde 12 amper yazan bir adaptörün içinin 5 Amper ya da daha alt kalite olduğunu fark ettik. Bunun üzerine kamera adaptörlerini de burada üretmeye karar verdik. Bizde Çin’den ürün ithal bir firmaydık, ithal ettiğimiz ürünlerde istediğimiz kaliteyi yakalayamıyorduk. Dolayısıyla kamera adaptörlerinin bizim tarafımızdan tasarlanıp projelendirilip üretilmesi hem bizim hem tüketicinin açısından daha faydalı olacağını değerlendirdik ve bu ürünü de üretmeye karar verdik.
İSAF Fuarı katıldığınız ilk fuar mıydı?
Evet bu fuara ilk kez katıldık. Daha önce klasik pazarlama yöntemiyle ürünlerimizi pazarlıyorduk. Fakat üretici olduğumuz için hem kendimizi tanıtmak hem de yurt dışına ürün satmak ve yabancı müşteri ile tanışmak için fuara katıldık. Sadece ithalatın önüne geçip cari açığa katkı sunmanın dışında ihracat yapıp ülkemize döviz girişi sağlamayı hedefledik. Açıkçası Fuardan da çok memnun kaldık.
Yeterli sayıda yabancı müşterinin standınızı ziyaret ettiğini düşünüyor musunuz?
İsaf Fuarı’nda hem elektronik hem de güvenlik bir aradaydı. Bizim şansızlığımız şu an Hong Kong’da Asya Elektronik Fuarı hem de Çin’de Guangzhou’da Canton fuarı var. Sizde taktir edersiniz ki Canton elektronik ile ilgili dünyanın en büyük fuarı. İki fuarın çakışması nedeniyle yabancı müşteriler programını oraya yönlendirdi. Hatta üreticilerden de gidenler var. Bizde bu fuara katılmasaydık Çin’e gidecektik. Yeni teknolojileri, yeni ürünleri görmek tanımak isterdik. Tarihte zaman konusunda biraz şansızlığımızın olduğunu düşünüyorum. Müşteri daha fazla olsaydı daha faydalı olacaktı ama yine de yeterince ziyaretçinin standımızı ziyaret ettiğini söyleyebilirim.
Bunun dışında yaşadığınız sektörel sıkıntılardan bahsedebilir misiniz?
Sektör de ithalat ile ilgili birçok sıkıntı yaşıyoruz.
Devlet desteği ne olabilir mesela? Uzun yıllardır sektördesiniz bununla ilgili ne söylemek istersiniz?
İthal ettiğimiz bu hammaddelerin gümrükten girişi ile birlikte vergilendirilmesi konusunda hükümetimizden biraz daha destek bekliyoruz. Bazı ürünlerde gümrük muafiyeti var fakat %20 KDV devam ediyor. Hammadde de KDV düzenlemesi yapılabilir.
Maalesef KDV’yi aşan maliyetler de var. Yani KDV’si %20 olsa bile ardiye masrafları inanılmaz derecede yüksek bunun yanında iç takviyelerde yüksek orda ki gümrükteki ürünlerin indirilmesi, yüklenmesi, açılması v.s fiyatları çok yüksek. Dolayısıyla buda bizim maliyetlerimizi arttırıyor. Gümrük tarafı bu şekilde, ikinci olarak en zorlandığımız konu hammadde sıkıntısı, maalesef elektronik ürünlerin tüm hammaddesi dışarıdan geliyor.
Hammaddeyi nereden alıyorsunuz?
Uzakdoğu’dan alıyoruz. Benim temennim bu aldığımız tüm elektronik parçaların kendi ülkemizde üretilmesi, sadece bitmiş ürün değil de bu ürünlere takılan parçaların üretilmesi. Bu bizi teknolojik ve elektronik ürün üretme konusunda daha ileri noktaya taşıyacak ve Çin ile daha doğrusu uzak doğu ile rekabet etme gücümüzü arttıracak.
Türkiye’de sizce böyle bir ışık var mı?
Onların da maliyetleri yüksek. Örnek verirsem trafoları üreten Türkiye’de iki tane firma var. Ürünü üretmeden önce onlardan fiyat teklifi aldım. Sadece üründe kullandığımız trafonun fiyatı benim tüm komponentlerimle eş değerdi. Biz bu fiyatlarla üretip rekabet edemeyiz. Biz onlara niye sizin fiyatlarınız yüksekte dış ülkelerde daha ucuz? Dediğimizde onlardan da aldığımız cevaplarda bizim de yakındığımız üretim maliyetlerinin yüksekliğinden şikayetçi olmaları. Bunların başında personel giderleri geliyor ardından da enerji giderlerinin yüksek olması geliyor. Bizim gibi üreticilerin Yabancı firmalarla rekabet edebilmesi için devletin bize personel giderleri başta olmak üzere birtakım destekler vermesi lazım.
Bu arada yurt dışına ürün satılmadığı sürece bizim ürettiğimiz ürünlerin çok büyük bir fayda sağlayacağını sanmıyorum. Yaşadığımız en büyük sıkıntılardan bir tanesi de yer sıkıntısı yani bir organize sanayi bölgesi kurulup buralarda teknolojik alanların oluşturulup bu alanda hizmet veren tüm şirketleri oraya yönlendirmek mantıklı olur diye düşünüyorum. Üniversiteler bünyesinde de bu tür yerler kurulabilir. Bura faaliyet gösteren firmalarda öğrenciler istihdam edilebilir. Yani bu sadece üretip satma konusunda değil hem öğrenci yetiştirme konusunda fayda sağlar. Bizim gibi teknolojik üreten firmaların desteklenmesi lazım.
Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?
Biliyorsunuz ki çok yakın zamanda asgari ücret görüşmeleri var. Bölgesel asgari ücret değişiklikleri olacağı yönünde bazı görüşler var şimdi ben İstanbul’da üretim yapıyorum. İstanbul’daki üretimin zorluğundan dolayı üretimimi 6. Bölge diye de tabir edilen deprem bölgesine taşımayı düşünüyorum. Şimdi biz üretimimizi deprem bölgesine taşırsak İstanbul’daki asgari ücret o bölgeledi ki asgari ücretin 1,5 katı ya da 2 katı olursa orada çalıştıracak kimseyi bulamayız. Oradaki gençler, vatandaşlar kalkıp İstanbul’ a gelirler. Tamam İstanbul’da yaşama koşulları daha zor daha maliyetli ama oradaki insanlar bunları düşünmüyor ve sadece alacağı maaşın yüksekliğine bakıyor. Bu sefer biz orada personel bulma konusunda sıkıntı yaşayacağız. Asgari ücret şu anda gerçekten çok düşük vatandaşımız daha fazlasını hak ediyor bunu anlıyoruz bizde daha fazlasını vermek istiyoruz ve vermeliyiz. Maliyetleri yakalama konusunda bizim sıkıntımız var. Benim bu konuda fikrim şu şekilde; Yine her yerde asgari ücret aynı olsun gerekli enflasyon rakamlarına göre zam yapılsın. Dayanamayan firmalar maliyetlerini düşürmek isteyen firmalar bahsetmiş olduğumuz bölgelere taşınsınlar, taşındıkları zaman devlet biraz destek versin. Bana şimdi devlet yer tahsisi yaparsa ben hiç düşünmeden üretimimi deprem bölgesine taşırım.
Biz rekabet gücümüzü arttıralım, kaliteli ve güzel bir ürün üretelim hem iç piyasa ihtiyacını karşılayalım hem de yurt dışına satalım ülkemize döviz girdisi sağlayalım. Ama bunun için bizim desteklenmeye ve biraz zamana ihtiyacımız var. Markamızı tutturup bu alanda gerçekten rekabet gücümüzü arttırırsak olmaz diye bir şey yok. Uzakdoğu’da Çin’den bu başarılıyorsa biz hayli hayli başarırız diye düşünüyorum.