Ekonomik Kriz Yönetimi

2.9.2024 Elektrik Dünyası Dergisi, Sektörden, Ekonomik Kriz Yönetimi

Elit Certification Eğitim Koordinasyon Genel Müdürü Ahmet Özsaylık

Dünya ekonomisi yıllardır ekonomik istikrarsızlıklara karşı karşıya gelmektedir. Türkiye’deki krizlerin bir kısmı kendi içindeki problemlerden kaynaklanmış bir kısmı ise dünyadaki gelişmelerden dolayı ortaya çıkmaktadır. Türkiye’deki ortaya çıkan krizler tek nedene bağlamak doğru olmamakla beraber, kimi zaman siyasal nedenlerde kimi zaman arz talep dengesizliğinden kaynaklanabilir.

Ekonomide mal ve varlık piyasaları arasındaki ilişki etki-tepki kuralına göre hareket etmektedir. Piyasadaki her bir değişim, bir diğerinin değişim yönüne göre pozisyonunu belirler. Gerek emtia, gerek borsa ve gerekse faiz gibi. Tüm yatırımlarda ekonominin temel bir kuralı belirleyici olmaktadır. Diğer bir ifade ile “fiyat düşünce alınır, yükselince satılır” kuralı piyasa dinamizminin temel lokomotifi fonksiyonunu görür.

Ekonomik krizler, bireyleri ve kurumları gelir düzeyi ile yatırım aldıkları pozisyona göre farklı boyutta ve derinlikte etkiler. Bu nedenle hemen herkes belli bir oranda ekonomik verileri analiz etmeye ve yorumlamaya muvafıktır. Özellikle deneyimsiz yatırımcılar, yatırım piyasasında eksik bilgi ve isabetli olmayan analizler sonucu olarak şok kayıplarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Bu açıdan yatırımcı, karar alma sürecinde rasyonel bir strateji denklemi kurmalı ve kararlarını bu denklem ögelerindeki değişimleri gözlemleyerek vermelidir. Burada önemli olan denklemin öğelerini yerli yerine koymak ve konuyu sistematik bir bakış açısı ile değerlendirebilmektir. Böylece denklemde bir birimdeki değişimin, toplam denklemi ne ölçüde etkileyeceği daha net ve objektif bir şekilde görülebilir. Ayrıca, borsa ve forex piyasasında aktif yatırımcılar, stratejilerini belirlerken tıpkı futbolda teknik adamların davrandıkları gibi hem kendi hem de rakip takımın tüm davranış ve taktiklerini kombine ederek hareket etmeliler.

Ekonomik krizlerin en belirgin özelliği meydana geldiği ülke veya bölgelerde yatırımcılar ve tüketiciler üzerinde güven sorunu yaratmasıdır. Globalleşmeyle birlikte ülkeler zaman zaman meydana gelen krizlerle mücadele etmek zorunda kalmaktadırlar. Burada önemli olan gerek bireyler ve gerekse kurumların krizler için doğru ve yerinde çözüm bulup önlemlerini de buna göre hazırlamaları gerekmektedir. Bu bağlamda bu çalışmanın ekonomik krizlerle mücadelede ve krizleri analiz etme konusunda araştırmacılara yardımcı kaynak olarak fayda sağlayacaktır. Krizlerin temelini oluşturan ekonomik, politik ve sosyokültürel altyapının iyileştirilmesi gerekmektedir. Bu tür bir girişim ancak uzun vadeli ve çok yönlü olmakla başarı şansına sahip olur.