"Enflasyon, durgunluk ve büyüme kaygısı tüm dünyaya yayılmış durumda"

1.2.2024 Elektrik Dünyası Dergisi, Sektörden, Norma Standart, Sabri Akten, "Enflasyon, durgunluk ve büyüme kaygısı tüm dünyaya yayılmış durumda"

Norma Standart, Norma Sert, Rostest Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Sabri AKTEN

Türkiye ekonomisi 2023 yılını, önemli makro parametrelerinde büyük oranlı bozulmalar yaşayarak tamamlıyor. Başta enflasyon olmak üzere, yoksullaşma, cari denge, bütçe açığı, borçlanma gereği, döviz kurları, faizler ve yatırım konularında bu bozulmalar gözlemlenmiştir.

Büyüme ve istihdamda görülen nispeten olumlu gelişmelerin ise verimli, kaliteli ve sürdürülebilir olmadığı anlaşılmaktadır.

Türkiye 2023 yıl sonu projeksiyonunu değerlendirmek gerekirse depremin ilk çeyrekte yarattığı olumsuz etkiye rağmen inşaat ve yapı faaliyetleriyle Türkiye büyümesini yukarı taşıdığı görülmektedir.

Bunun yanı sıra 2024 yılında Türkiye’nin ihracat performansını etkileyebilecek en önemli ekonomik faktörlerden birisi küresel ekonomik büyüme oranı olduğu düşünülmektedir. Türkiye ihracatı genel manada bakıldığında dünya küresel büyüme ile paralel olabilecek bir ilerlemeye sahiptir.

Bu sebeple küresel olarak büyüme gerçekleştikçe Türkiye ihracatında da büyüme gerçekleşmesi beklenebilir.

Türkiye ekonomisinin 2024 teki büyümenin yukarı yönlü olarak oluşturmanın bir diğer sebebinin de iç talep artışı olarak yorumlayabiliriz. Ancak sıkılaşan para politikası ile enflasyonun hane halkı tüketimini zayıflatacağı, bununla birlikte Türkiye’nin ihracatının daha güçlü bir küresel büyümeyi yansıtacak şekilde 2025’te ivme kazanacağını öngörüyoruz.

2025 yılında Çin ekonomisine kıyasla gelişmiş ülke ekonomilerinin (özellikle ABD’nin) göreceli olarak daha iyi bir performans göstermesini beklenmektedir.

Dünyadaki ekonomik büyümeye karşılık Türkiye’deki kur sisteminin dalgalı ve istikrarsız bir seyir izlemesi ise ihracatı direkt olarak etkilemekte ve maliyeti arttırmaktadır. Maliyeti artan ürünlerde ise fiyat rekabeti söz konusu olmaktadır.

Dünya genelinde, enflasyonun düşme eğilimine rağmen bir süre daha yüksek kalması, faiz artışlarının durması, büyümenin zayıf seyretmesi beklenirken en büyük tehlike olarak kamu borçlanmalarındaki artış gösterilmektedir.

Norma olarak bu durumların Türkiye’de enflasyonun yüksek seyredeceğini ve hane halkının satın alma gücünü düşüreceğini, karşılığında iç talebi baskılayarak belirsizlik ortamında yatırımları engelleyeceğini düşünmekteyiz. Ayrıca küresel ekonomide daralma oluşturacağını, dış talepte ve ihracatta daralma yaratacağını 2024’te düşük büyüme gerçekleşeceğini düşünmekteyiz.

Görülüyor ki ekonominin dış finansman ihtiyacı ve düşük rezerv tamponları, ekonomiyi şoklara karşı oldukça savunmasız bırakıyor.” 

Faizler, 2024 yılında yüzde 50’nin üzerinde seyredecek gibi görünmektedir. Bu durumun piyasalarda durgunluğa, iflaslara ve işsizliğe yol açabileceğini de belirtmek zorundayız.

Seçime kadar döviz kurlarının baskılanacağı anlaşılıyor. Seçim sonrası ise yabancı sermaye girişine bağlı görünüyor. Genellikle iç talepteki artışla büyümeyi gerçekleştiren iktidar, bu kez ihracatı destekleyici politikalar uygulayabilir. 

2024 yılında küresel ekonominin daralması beklenirken Türkiye’yi daha fazla zorluğun beklediğini söyleyebiliriz.

Bunun yanı sıra enflasyon, durgunluk ve büyüme kaygısı sadece Türkiye’de değil tüm dünyada hakim olmakta. Buna bağlı olarak da finansal problemlerin gözlemlendiğini vurgulamalız.