Garanti Belgesi Ve Kapsamı
2.7.2022
Yurttaş Holding Yönetim Kurulu Başkanı Evren Yurttaş
Hasar; ürünlerin nakliyesi, depolanması veya kullanımı sırasında oluşan, kırılma, çatlama, ıslanma ve bozulma gibi kullanıma engel ve değer yitimine sebep olan zararların tümüne verilen genel bir tanımlama olarak karşımıza çıkmaktadır. Peki hasarlı ürünler için çok önemli olan garanti belgesi nedir ve garanti kapsamı hangi durumlarda geçerlidir?
Garanti belgesi; 6502 sayılı tüketicinin korunması hakkında kanun gereğince garanti belgesi ile satılması zorunlu olan ürünler için, vadedilen şekliyle ve kalitesiyle kullanımına kısmen veya tamamen engel bulunan ve üretici tarafından en az iki yıl için, ürünün üreticisi, tedarikçisi veya yetkili servisi tarafından tamir edilmesi veya yenisi ile değiştirilmesi için verilen belgenin genel adıdır.
Garanti kapsamı ise; garanti belgesi düzenlenen ürünlerin kullanıcı hatasından veya dış etkilerden (yetkili servis hariç) kaynaklanmamak şartı ile ürünlerin vadedilen şekli ve kalitesiyle kullanımına kısmen veya tamamen engel bulunan eksiklerinin veya hasarının ortadan kaldırılması için, garanti belgesi süresi içinde ortaya çıkan maliyetin üretici tarafından karşılandığı alandır.
Yasaya baktığımız zaman, günlük hayatımızda kullandığımız neredeyse tüm ürünlerin garanti belgesi düzenleme zorunluğu olduğu görülecektir. Bu bir otomobil de olabilir, bir elektrikli cihaz, beyaz eşya veya sanayide kullanılan bir makine de olabilir. Ama hayatımızda garanti belgesine en çok ihtiyaç duyduğumuz alan neresi diye sorduğumuzda birçok kişi aynı ağızdan elektrikle çalışan ürünler diyecektir.
Elektrikle çalışan ürünler, üreticileri tarafından en çok şebeke kaynaklı problemler tarafından hasar görürler ve doğal olarak bunu da dış kaynaklı görüp kapsam dışına alırlar. Tüketici de gerek bilgi yetersizliği, gerek anlatım eksiklikleri, gerekse de kabulleniş ve anı kurtarma telaşıyla konunun aslında kader olmadığı konusunda kamuoyu oluşmamıştır.
Özellikle dernek faaliyet alanımız olan elektrik yangınlarını incelediğimizde, son 10 yılda %78 gibi korkunç bir artış görmekteyiz ve bu artış eğilimi de yakın vade de tedbir alınmadığında hiç te azalacakmış gibi görünmüyor. Ayrıca bu rakamlar sadece ülkemize özgü olmayıp, tüm Dünya’da teknoloji arttıkça artmaya devam ediyor.
İşte garanti belgesindeki kapsama alanı burada devreye giriyor. Eğer üreticiler şebeke kaynaklı problemlere de garanti veriyor olsaydı! Tartışmasız, ürettikleri ürünlerin elektrik dalgalanmalarından, yıldırımdan, hatta trafo patlasa bile hasar almasından sorumlu olacakları için tedbir alma yoluna gitmezler miydi?
Aslında bu konu ile ilgili iki tane yasa bile mevcut;
1- 3 Aralık 2003 tarihli 25305 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “İç tesisleri proje hazırlama Yönetmeliği”, ki buna göre projelerde aşırı gerilim sönümleyici kullanılmak zorunda,
2- 20 Aralık 2020 31349 sayılı resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren “Elektrik dağıtımı ve perakende satışına yönelik hizmet kalitesi yönetmeliği”, ki buna göre kullanıcı hatasından kaynaklanmayan, dağıtım şirketinin elektrik arzında yaşan problemden dolayı zarar gören ürünler dağıtım şirketi tarafından tazmin edilir.
Elektrik dağıtım şirketlerinin tazminat ödeme yükümlülüğü, aslında iç tesisleri proje hazırlama yönetmeliğinde tesisatınızda aşırı gerilim sönümleyici olmasına bağlı kılınmış. Ancak bundan ufak bir azınlık hariç ne vatandaş haberdar, hakkını aramak için dağıtım şirketine başvuru yapıyor, ne de dağıtım şirketi vatandaşın elektrik projesinde böyle bir tedbiri alma zorunluluğu olduğu konusunda tam bilgi sahibi değil, çünkü başvuru ve tazminat ödeme rakamları gerçekleşen olayların binde biri gibi rakamlarda.
Sanayici tarafına baktığımızda hadise tamamen kabullenilmiş ve elektronik kartlı makinen varsa mutlaka yanacaktır sanılmakta. Maddi hasarlar bir şekilde karşılanmakla birlikte cari açığımıza yıllık 2 milyar usd gibi korkunç bir yara açmakta. Ama daha önemlisi insan hayatı, 2016 yılında Adana’nın Aladağ ilçesinde yaşanan ve 11 yavrumuzun yanarak can verdiği elektrik kontağından çıkan yangın hadisesi hala hepimizin zihninde.
Bir otomobil üreticisi hayal edelim ve benim ürettiğim otomobil kaza yapmıyor desin. Rekabet anında biter, çünkü sigorta maliyeti yok, garantisi var mıydı diye bakmaz kimse ve sadece can güvenliği önemlidir orda. Şimdi çok yakın bir vadede belki bir üretici belki tüm üretilen ürünlerin satışını yapan bir firma, bizim ürettiğimiz ürünler yada sattığımız ürünler trafo da patlasa, yıldırım da düşse yanmıyor, hepsi garantimizde diyecek ve Dünya çok daha farklı bir metodoloji ile karşılaşacak.
Ne dersiniz olur mu? Olursa mükemmel olmaz mıydı?