İnşaat Firmalarının Grevi ve Kapitalist Sistemin Kendini Düzeltmesi
20.9.2021
Grev; işçilerin, işverenlerine karşı, kabul ettirmek istedikleri şeyi yaptırabilmek adına, yasalar çerçevesinde iş bırakmasına ya da ara vermesine denir. Müteahhit firmalarının yaptığına tam manası ile grev diyemesek de manşetler bu şekilde atıldı.
Geçtiğimiz günlerde çimento fiyatlarının yükselişinden dolayı çimento firmaları ile inşaat müteahhitleri arasında yaşanan anlaşmazlık sonucunca müteahhitler, İMKON(İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu) önderliğinde 9 Eylül Perşembe günü itibari ile 15 gün boyunca inşaat faaliyetlerini durdurma kararı aldılar. Bu karar bize ne anlatıyor? Neden iş bu raddeye geldi? 12 ay önce tonu 150tl olan çimento, neden şuanda 400tl?
Öncelikle fiyat artışının sebebine baktığımızda çimento firmalarının ihracat rakamlarındaki artış göze çarpıyor. Çimento firmaları yükselen kur ile beraber ihracata odaklanmış ve iç piyasayı ikinci plana bırakmış olabilirler. İç piyasada azalan çimento arzının üstüne, denkleme tersten bakarak artan çimento ihracatını da eklediğimizde, fiyat artışını anlamlandırmış oluyoruz.
Çimento firmaları ise girdi fiyatlarının yükseldiğini ve aslında maliyet artışını tam anlamı ile fiyatlara yansıtmadıklarını söyleyerek, mağduru oynuyorlar.
Grevde devlete verilen mesaj; enflasyonla mücadele içerisindesiniz ama çimento fiyatları yüzde 250 arttı. Çimento ana kalemlerimizden biri olduğu için inşaat sektörüne ciddi etki ediyor, siz en iyisi çimento sektörüne ihracat kotası veya ambargosu uygulayın, çimento fiyatları düşsün.
Peki kırmızı et piyasasında yaptığımız gibi, piyasayı ithalat ile terbiye etmeye çalışırsak sonuç ne olur? Tabi ki fiyatlar bu sefer arzdan bağımsız ve geçici olarak düşer. Fakat, çimento piyasasında bu imkansız çünkü, dünyanın en ucuz çimentosunu biz üretiyoruz.
Prof.Dr. Asaf Savaş Akat, Alternatif Büyüme Stratejisi adlı kitabında Türk İş Adamının piyasa anlayışını şu şekilde tanımlıyor: hükümet, benim girdilerimi ucuza versin, işçi ücretlerinin fazla artmasını ve grevleri engellesin, ücretsiz arazi sağlasın, dövizin dalgalanmasını engellesin, vergi avantajı sağlasın bunun yanında benim satış politikalarıma ve fiyatlarıma karışmasın. Yani hükümet benim fiyatım dışında ki her şeyi benim lehime belirlesin ama benim ürün fiyatıma ben karar vereyim.
Anlayılan inşaat firmaları diyor ki, ihracat artsın ama bizim hammaddemizin ihracatı değil, çünkü o zaman hammaddemizin fiyatı artıyor. Başka sektörler arttırsın ihracatı, bize dokunmayın.
Yıllardır neden şikayet ediliyor? İhracatımız az, sanayiye yatırım az yapılıyor, bütün yatırımlar betona gidiyor ve bu peşinden suni bir büyümeye yol açıyor. Bununla da kalmayıp orta sınıfı yok ediyor. Oysa ki ihracatın artması ve cari açığın azalması hatta cari fazla verilmesi, özellikle bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin, büyüme ve GSYH rakamlarına ciddi olumlu etkiler yaratır.
İnşaat faaliyetlerinin azalması, ihracat rakamlarının yükselmesi ve bununla beraber ihracata yönelik yatırımların artması… Kapitalist sistem, serbest piyasa koşullarında, kendi içinde bulunan sistemi düzeltiyor aslında. Piyasa paydaşları ise, sistemin düzeltmesinden ciddi anlamda rahatsız. Belki inşaat sektörünün doğrudan ya da dolaylı 200’ü aşkın alt sektörü etkilediğini düşünecek olur isek İMKON’a hak verebiliriz. Hikayeye neresinden bakmak istediğimize bağlı.