Düşüncelerin İletişimi

HomeSektörden

Düşüncelerin İletişimi

Soğuklarda Kombiye Dikkat
Sektörümüzün Yeni Pazarı Şarj İstasyonları
Pano Kliması Nedir Ve Neden Kullanılmalıdır? Avantajları Nelerdir?

Gandi ’İradesiz düşünce zihinde yer alan bir hastalıktır,’’ demiştir. Çünkü insan düşünceleri genellikle iki türlü çalışır. Ya bir konuya takılır kalır ya da üzerinde durmadan daldan dala atlar.

Görevi ve yetkisi farklı, her türden insan trafikte birbiri ile karşılaşıyor. Bir profesörle, tuğla taşıyan bir kamyon şoförü, bir patronla minibüsçü, trafikte yan yanadırlar. Ve trafik kurallarına uyulmadığı anlarda, güç yönünden şartlar eşit değildir. Çünkü kamyoncunun ya da minibüsçünün araçları, eğitim almış veya yüksek mevkideki insanların araçlarından daha güçlü ve büyüktür. Kullanılan araç güçlü, kullanan da cahil olunca, diğerlerini önemsemiyor ve dikkat etmiyor. Tabi tüm büyük araç kullananları kastetmiyorum. Cahilin tek gücü cahilliğidir. Böyle insanlara trafikte hayat dersi veya eğitim veremezsiniz. Bu yüzden onu cahilliği ile baş başa bırakmak gerekir. Zaten onunla tartışmak onun sahasına girmek demektir. Hem böylece kendi hâkimiyetinizi zorlamamış ve kendi duygularınızla savaşma aşamasına gelmemiş olursunuz. Şunu da belirtmek gerekir ki; trafik konusunda devlete büyük görevler düşüyor. Şoförlük yapan insanların dikkatli davranmaları için, kurallara uymayanlara ağır cezalar uygulanmalıdır. Ehliyet verilmeden önce de psikolojik testlerden geçirilmelidir.

Kişinin kendisini tanıması ve olumsuz duygularının başlamasını engelleyebilmesi, kişisel hâkimiyet için gerekli en temel adımdır. Çünkü tepkisel olmak yerine işine bakmak ve etkili olmaya çalışmak, insanın kendisini yönetebildiğinin bir göstergesidir.

Dikkat ederseniz, bazı insanlar öfkelerini bastırmaya çalışmak yerine öfkelenmemeyi öğreniyorlar. Bu kendi duygularıyla baş edebilmek demektir. Kişisel (duygusal) hâkimiyeti olanlar ise hem kendini hem de diğerlerini yönetebilen insanlardır. Duygularıyla baş edemeyenlerin ise diğerleriyle mücadeleleri hiç bitmez.

Bazı insanların siyasi görüşleri, duygusal hâkimiyetlerinin üstündedir. Siyasi konularda en yakın arkadaş ve dostlarıyla tartışmaktan, onlara hakaret etmekten kaçınmazlar. Kendi bakış açısına uymayan tarafla devamlı mücadele ederler. Bu hareket kişiyi zamanla yanlışlara ve kayıplara götürür. Dikkat ederseniz, bu tip insanların kendi hayatlarında her zaman aşamadıkları problemleri ve sorunları vardır. Çünkü ideolojik düşünceleriyle o kadar meşgullerdir ki, kendi hayatına ve yapacaklarına asla dönüp bakamazlar. Bu konuda güzel bir söz var; bir fikre sahip olmak gerekir ama o fikrin esiri olmamak da gerekir.

Kısaca davranışları yöneten düşünce şekillerine baktığımızda; tepkisel ve stratejik düşünce olarak iki düşünce şeklini görürüz.

Stratejik düşünce; yarın başarılı olmak için bugün yapacaklarımızı düşünmektir. Şartlar, olaylar ve kişilerin davranışları karşısında; tepkisel olmak yerine, sorunları tanımlayarak çözüme bakmaktır. Bu insanları anlamanın, sorunları çözmenin ve olayları yönetmenin bir yoludur.

Tepkisel- ideolojik düşünce; ‘’*ideolojiler sadece, olması gerekeni belirterek insanları bir amaca yönlendirir. Ayrıca, ideolojiler bütünleştiren olmaktan ziyade ayrıştıran özelliklere sahiptirler.’’ Bu düşünce şekli, sadece kendi doğrularına ve ideolojilerine hizmet etmek, diğer görüş ve fikirleri önemsememektir. İnsanları ikna etmek yerine, tepkisel hareket ederek ve yaptıklarının sonucunu düşünmeyen bir tutumdur.

Düşünürken dikkat etmemiz gereken önemli bir husus var ki; o da düşünce kontrolüdür. Gandi ‘’iradesiz düşünce zihinde yer alan bir hastalıktır,’’ demiştir. Düşünce kontrolü, düşüncelerimizi o probleme odaklamak ve aynı zamanda o probleme (orada) takılıp kalmamaktır. Çünkü insan düşünceleri genellikle iki türlü çalışır. Ya bir konuya takılır kalır ya da üzerinde durmadan daldan dala atlar.

Düşünmek zor iştir. İnsan odaklanıp, hesaplar yaparak düşünmek istemez. Bu yüzden kısa sürede çok şeyi düşünerek kararlar verebilir. Öyle ise yapacaklarımızı düşündükten sonra hemen uygulamak yanlıştır. Çünkü insan düşünceleri, konuşma hızından çok daha hızlıdır ve düşünceler kolay uygulanabilir görünür. Çok hızlı düşünen beyin bazı gerçekleri hesap edemez. İşte burada sözler devreye girmelidir. Yani düşündüklerinizi konuşarak detaylandırmalısınız, uygulamadan önce. Bu size saçma gelse de düşünce egzersizi dediğim şey kendinizle konuşma sürecidir. Ve bu düşüncelerinizin hızını ve yanlışlarını azaltır. Hatta bir hadise hakkında başkası ile konuşmak insana, kendisiyle konuşmak kadar faydalı olmayabilir. Tabi elinde düşündüğü hadise hakkında tüm veriler ve bilgiler varsa. Çoğunlukla insanlar, karşısındakinin söylediklerine kendi fikirlerini savunma amaçlı yaklaşır veya onların söylediklerini mantıklı bulmaz. Ya da kendi düşüncelerini tasdikleyecek bahaneler arar.

Kendi düşüncelerini, sözleriyle aydınlatıp, atılacak adımlarını hesap edebilenler daha doğru seçimler yapabilirler. Ben bu tekniği gelende uygularım. Özellikle araç kullanırken, yapacaklarımla ilgili izleyeceğim yolları kendimle konuşup karar veririm. Ancak netleştiremediğim ya da bilmediğim konular olursa, bilen birinden fikir alarak tekrar kendimle değerlendiririm. Birbiri ile bağlantılı ve daha karmaşık konular hakkında düşünüyorsam; bunu da çizerek şemalarla yaparım.

Düşünme sürecinde, sözler, şemalar ve elde edilmiş bilgiler düşünceleri, düşünceler ise eylemleri netleştirir. Netleştirmek insana güç verir ve bu da iyi düşünmekten kaynaklanır.

Eğer iyi ve güzel şeyler yapmak üzerinde düşünüyorsanız, bu faydalı düşünce zamanla faydalı bir davranışa, ürüne veya hizmete dönüşür. Faydalı davranışlar, ürün ve hizmet ise herkese fayda sağlar.

E Kablo Elektrik Proje Satış Yöneticisi – Hakan Hündür