Enerji izleme ve güç kontrolü alanında yoğunlaşmış sistemlerle çalışan ve üretimini gerçekleştirdiği kaliteli ürünlerle yoluna emin adımlarla büyüyerek devam eden Provar’ın Ar-Ge Teknikerleri Arda Saylan ve Bahri Yücel ile üretimlerini, Ar-Ge konusunda Provar duruşunu ve arızalarla ilgili Provar’ın yaklaşımını konuştuk.
Bir gününüz nasıl geçiyor, nelerle uğraşıyorsunuz?
Günümüz genellikle üretim ve test programına göre şekilleniyor. Hangi projelerde ilerleme var, hangilerinde bekleyen testler veya geri dönüşler olmuş, bunları inceliyoruz. Eğer üretimden yeni gelen kartlar varsa, bunların ilk kontrolleri ve dizgisiyle ilgileniyoruz. Arge departmanında yapılan tüm dizgi işlemlerini elle yapıyoruz; bu da hem dikkat hem de sabır gerektiren bir süreç. Gün içerisinde bir yandan test edilen kartların analizleriyle uğraşırken, diğer yandan yeni tasarımlar üzerinde iyileştirmeler yapıyoruz. Zaman zaman saha dönüşü yapılan kartlarla ilgili hata analizleri de gün içinde yerini alabiliyor.
Çalıştığınız kart, cihaz ya da sistemler hakkında biraz bilgi verir misiniz?
Enerji izleme ve güç kontrolü alanında yoğunlaşmış sistemlerle çalışıyoruz. Provar olarak geliştirdiğimiz cihazlar arasında reaktif güç kontrol röleleri, enerji analizörleri, dijital ölçü aletleri ve haberleşme modülleri yer alıyor. Bu cihazlar genellikle sanayi tesislerinde, elektrik panolarında ve otomasyon sistemlerinde kullanılıyor. Geliştirdiğimiz kartlar mikrodenetleyici tabanlı yapılar içeriyor ve haberleşme birimleriyle uzaktan veri iletimi sağlanıyor. Aynı zamanda analog ölçüm birimleri, güç elektroniği devreleri ve yüksek doğruluk isteyen ADC yapılarına sahip ürünlerle ilgileniyoruz. Özellikle enerji ölçümü yapan cihazlarda, küçük bir hata bile sistemin tamamını etkileyebileceğinden, her detay çok önemli.
Genellikle hangi tür arızalarla karşılaşıyorsunuz?
Saha kullanımı sırasında karşılaştığımız arızalar genellikle dış etkenlere bağlı gelişiyor. Özellikle ESD (elektrostatik deşarj) etkisiyle zarar görmüş mikrodenetleyiciler veya nakil aşamasında fiziksel hasar görmüş ürünler sık karşılaştığımız sorunlar arasında. Bunun yanı sıra, kullanıcı tarafında hatalı bağlantı ya da yanlış voltaj uygulanması sonucu yanmış komponentlerle de karşılaşıyoruz. Zamanla çevresel koşulların etkisiyle oluşan son kullanıcı kaynaklı yıpranma, hasar görme vb. sorunlar ile de karşılaşabiliyoruz.
Arıza bulma işinde en zorlandığınız durum ne oluyor?
Arıza bulmak çoğu zaman sistematik ilerleyen bir süreçtir ama bazı durumlar gerçekten zorlayıcı olabiliyor. Özellikle kartın yalnızca belirli sıcaklıkta, uzun süreli çalışmada ya da yük altında arıza vermesi durumlarında tanı koymak çok zaman alıyor. Çünkü bu tür arızaları tekrar oluşturmak ve test ortamında gözlemlemek her zaman kolay olmuyor. Bunun dışında arıza anının çok kısa sürdüğü ya da belirli koşullarda ortaya çıktığı durumlar da hem zaman hem sabır gerektiriyor. Böyle anlarda deneyim ve dikkat devreye giriyor.
En çok kullandığınız test cihazları hangileridir?
Günlük işlerimizde en sık kullandığımız cihazların başında multimetre geliyor. Hemen her kartın ilk kontrolü multimetreyle yapılıyor. Voltaj ölçümü, süreklilik kontrolü ve direnç testleri bu aşamada temel araçlarımızdan biri. Bunun dışında osiloskop, analog ölçümler, sinyal takibi, haberleşme hatları ve PWM analizleri için vazgeçilmez. Lojik analizör, mikrodenetleyiciyle çevresel birimler arasındaki zamanlama problemlerini çözmede oldukça faydalı. Programlayıcı ve debugger’lar ise firmware yükleme ve hata takibi için her zaman elimizin altında olan cihazlardır.
Bir test veya prototip kartının çalışıp çalışmadığını nasıl anlarsınız?
İlk kontrol, güç verildiğinde voltaj hatlarının düzgün çalışıp çalışmadığıyla başlıyor. Daha sonra mikrodenetleyiciye yazılım yüklenip, cihazın temel fonksiyonlarına bakılır. LED yanıyor mu, ekran çalışıyor mu, haberleşme gerçekleşiyor mu gibi belirtiler değerlendirilir. Eğer kart enerji ölçümü yapıyorsa, test yükleri bağlanarak ölçümlerin doğruluğu incelenir. Bazen dışarıdan bakıldığında çalışan gibi görünen bir kart, ancak detaylı ölçümle gerçek performansını ortaya koyar. Bu yüzden sadece fiziksel belirtilere değil, ölçüm sonuçlarına da güvenmek gerekir.
En çok hangi durumlarda süreç baştan başlıyor?
Bazen test sırasında fark edilen EMC, LVD, EMI uyumsuzlukları veya dış etkenlerden etkilenme gibi durumlar da yeni bir revizyonu zorunlu kılabiliyor. Bu gibi durumlarda hem zaman kaybı yaşanıyor hem de süreç tekrar tasarım döngüsüne dönüyor. Ancak bu hatalarla yüzleşmek ve doğru şekilde çözmek, uzun vadede çok daha sağlıklı ürünler ortaya koymamıza yardımcı oluyor.